8 Nisan 2012 Pazar


 << VÜCUDUMUZ BİLMECESİNİ ÇÖZELİM>>

DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ


İNSANDA İSKELET SİSTEMİ
İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır. İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir.
1.Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur. İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir. Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar. Bir süre sonra kemikleşir. Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir. En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır. Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur. Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır. Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur. Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur
2.Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir. Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir. Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır. Kırmızı kemik iliği ile doludur. Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur.
3.Kısa Kemikler: Eni, boyu ve kalınlığı eşit olan kemiklerdir. Omurga ile el ayak bileklerinde bulunur. Dıştaki kemik zarının altında sıkı kemik, ortasında ise süngerimsi kemik bulunur. Süngerimsi kemiğin içinde ise kırmızı kemik iliği vardır.

                                                  İNSAN İSKELETİNİN KISIMLARI
207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir
1.Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur. Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir.
a)Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), ard kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar. Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar. Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır.
b)Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır. Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır.

2.Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur. Vücudu dik tutar. Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur. Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur. Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır. Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar. Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar. Omurga kanalını omurilik doldurur. Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir. Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği. Omurga beş bölgeye ayrılır:
1. Boyun (7)
2. Sırt (12)
3. Bel (5)
4. Sağrı (5)
5. Kuyruk sokumu (4)


Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denir.İç içe geçmişlerdir. Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar. Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur. Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar. Bel bölgesi 5 omurdan oluşur. Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir. Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur. İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedir. Kuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur. Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır.
Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir. Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir. Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur.
Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur. On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır. Son iki kaburganın uçları serbesttir. Yüzücü kaburgalar denir.
Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur. Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur. Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur. Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar.

3.Üye İskeleti: Kol ve bacak kemiklerinden meydana gelmiştir. Kas sistemi ile birlikte çalışırlar. Otuz bir kolda, otuz bir bacakta olmak üzere yüz yirmi kemikten oluşur.
a)Kol Kemikleri: Pazı(1), ön kol(1), dirsek(1), bilek(9), tarak(5), parmak(14)
b)Bacak Kemikleri: Uyluk(1), dizkapağı(1), kaval(1), baldır(1), bilek(7), tarak(5), parmak(14)


                                                            EKLEMLER
İki kemiğin birleştiği yerde bulunurlar. İçerdikleri eklem sıvısı miktarı hareket yeteneklerini belirler. Buna göre üç gruba ayrılırlar

1.Hareketli Eklemler: Kol ve bacaklarda bulunurlar. Ortak bir kapsülle çevrilmişlerdir. Kapsülle eklem arasındaki boşluk eklem boşluğudur. Kemikler arasındaki boşluklar kiriş bağları denilen doku ile doludur. Eklem bölgesinin iç yüzeyinde bağ doku ve epitel dokudan oluşan sinovial zar bulunur. Bu zar yumurta akı gibi bir salgı oluşturur. Bu salgı eklem uçlarını kaygan halde bulunmasını sağlar. Eklem yüzleri eklem kıkırdağı ile örtülüdür. Bu bağlar ekleme sağlamlık ve hareket kolaylığı sağlar. Ayrıca kemikler arasında bağ dokudan meydana gelen eklem bağları da bulunur. Bu tür eklemlerde eklem sıvısı çok fazladır.
2.Hareketsiz Eklemler: Kemikler testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla birbirine bağlanmıştır. Tamamen hareketsizdirler. Kafatası kemiklerinde görülür. Kemikler arasında eklem sıvısı bulunmaz.
3.Az Hareketli Eklemler: Omurgada olduğu gibi kemiklerin kısıtlı hareket etmesini sağlayan kemiklerdir. Omurlar arasındaki kıkırdak dokunun esnekliğine bağlı olarak kısıtlı hareket ederler. Eklem sıvısı azdır.
                                     İSKELET SİSTEMİNİN (KEMİKLERİN) GÖREVLERİ

1- Vücuda şekil verir.
2- Vücudun dik durmasını sağlar.
3- Kaslarla birlikte vücudun hareket etmesini sağlar.
4- İç organları dış etkilere karşı korur.
5- Kan hücrelerini (alyuvarlar, akyuvarlar, kan pulcukları) üretir.
6- Madensel tuzları (mineralleri) (kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi) depolar.
7- Kasların ve organları vücutta tutunmasını sağlar (onlara tutunma yüzeyi oluşturur).
 

                                                          KAS SİSTEMİ
İskelet sistemindeki kemiklerin üzerini örten, iç organların yapısına katılarak vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlayan kasların oluşturduğu sisteme kas sistemi denir.

a) Kasların Yapısı :
Kaslar, kas hücrelerinden oluşur. Kas hücreleri kasılıp gevşeme özelliğine sahip olduğu için kaslar da kasılıp gevşeme özelliğine sahiptir. Kasların en önemli görevi vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlamaktır. Vücuttaki hareketlerin tamamı kasların kasılıp gevşeme özelliği sayesinde yapılır. (Göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi, kılların dikleşmesi, kalp, mide ve bağırsak gibi organların boşluklardaki madde akışı, kasların kasılması ile sağlanır).
Kaslar, kas teli veya lif denilen uzun, ince, ipliksi (iplik şeklindeki) yapılardan oluşur. Kas tellerinin oluşturduğu topluluğa kas demeti denir. Kasların kemiklere bağlandığı yere de tendon veya kiriş denir.
Kasların içinde sinirler (sinir uçları) bulunur. Kaslar beynin (veya omurilik soğanının) sinirlerle gönderdiği emre göre kasılıp gevşeyerek kemiklerin yani vücudun (ve iç organları) hareket etmesini sağlarlar.

b) Kas Çeşitleri :
Kaslar özelliklerine, vücutta bulundukları yere ve çalışma şekillerine göre düz (beyaz) kas, çizgili (kırmızı) kas ve kalp kası olarak üç çeşittir.

1- Çizgili (Kırmızı) Kaslar :
İskelet sistemindeki kemiklerin üzerini örten (kemikleri saran) ve vücudun hareket etmesini sağlayan kaslara çizgili (kırmızı) kaslar veya iskelet kasları denir.
Çizgili kaslar;
• Bizim isteğimizle çalışırlar (istemli kaslardır).
• Hızlı çalışıp çabuk yorulurlar.
• Güçlü kasılıp gevşerler ve çok enerji harcarlar.
• Hücreleri uzun, silindir şekilli ve kırmızı renklidir.
• Boyun, kol, bacak, el, ayak, parmak, göz kapağı kasları çizgili kaslardır.
• Enine bantlaşma görülür.

2- Düz (Beyaz) Kaslar :

İç organların yapısında bulunan ve iç organların çalışmasını sağlayan kaslara düz (beyaz) kaslar denir. (Kanın damarlarda pompalanmasını, doğum sırasında rahmin kasılmasını sağlarlar).
Düz kaslar;
• Bizim isteğimiz dışı çalışırlar (istemsiz kaslardır).
• Yavaş ve uzun süre yorulmadan çalışırlar.
• Zayıf kasılıp gevşerler ve az enerji harcarlar.
• Hücreleri uzun, ince, iplik (iğ) şekilli ve beyaz renklidir.
• Mide, bağırsak, yemek borusu, böbrek, akciğer, damarlar gibi iç organlarda düz kaslar bulunur. (Midenin besinleri öğütmesi, doğum sırasında rahmin genişlemesi).
• Enine bantlaşma görülmez.

3- Kalp Kası :
Kalbin yapısında bulunan ve kalbin çalışmasını yani kasılıp gevşemesini sağlayan kasa kalp kası denir.
Kalp kası;
• Yapısı çizgili kasa, çalışması da düz kasa benzer.
• Bizim isteğimiz dışı çalışırlar (istemsiz kaslardır).
• Ömür boyu yorulmadan belli bir ritme göre (ritmik) çalışırlar.
• Güçlü kasılıp gevşerler ve hızlı çalışırlar.

NOT :
1- Kasılan kas kısalır, kalınlaşır, sertleşir, şişer ve enerji harcar.
Gevşeyen kas incelir, uzar, yumuşar ve enerji harcar.
2- Kaslar sadece kemiği değil deriyi de hareket ettirebilir. Göz kapakları, dudak ve yüzün hareket etmesini de kaslar sağlar.

Destek ve hareket sisteminin sağlığının korunması için;

1- Dengeli beslenilmelidir.
2- İskelet ve kasların gelişmesi için yaşa uygun spor yapılmalıdır.
3- Kemiklerin ve dişlerin gelişmesi için kalsiyum ve fosfor içeren (et, süt, yumurta ve peynir gibi) besinlerle birlikte D vitamini alınmalıdır. (D vitamini eksikliğinde çocuklarda raşitizm, büyüklerde osteomalizi denilen kemik erimesi hastalığı oluşur).
4- Kemiklerin gelişmesi için yeterince (D vitamininin görev yapabilmesi için) güneş ışığı alınmalıdır.
5- Sivri burunlu, dar ve yüksek topuklu ayakkabılar giyilmemelidir.
6- Ağır yük taşınmamalıdır.
7- Aşırı kilolardan ve spordan kaçınılmalıdır. (Kemiklerde şekil bozukluğu oluşur).
8- Duruş ve oturuş biçimlerin dikkat edilmelidir. (Sandalyeye dik oturulmalıdır, kambur durulmamalıdır). (Kemiklerde şekil bozukluğu oluşur).
9- Dik yürünmelidir.
10- Yük taşınırken veya kaldırılırken dengeli (iki elle) tutulmalıdır. (Çanta tek omuzda taşınmamalıdır, yükler dizleri bükmeden kaldırılmamalıdır). (Kemiklerde şekil bozukluğu oluşur).
11- Kasların güçlenmesi için protein içeren besinler alınmalıdır.
12- Kırık, çıkık ve burkulmalarda (çıkıkçıya ve kırıkçıya değil) doktora gidilmelidir.

Üniteyle ilgili eşleştirme etkinliği için tıklayınız.
Üniteyle ilgili doğru-yanlış etkinliği için tıklayınız.
Üniteyle ilgili bulmaca çözmek için tıklayınız.
Üniteyle ilgili test çözmek için tıklayınız.

                                                SOLUK ALIP VERME
 
Solunum Sistemi :
Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden karşılanır. Hücre içerisinde besinlerden enerjinin üretilebilmesi için, besinlerin oksijen ile parçalanması gerekir.
Hücre içerisinde besin maddelerinin oksijen gazı kullanılarak parçalanması ve enerji üretilmesine solunum denir. Solunum için besin ve oksijen gereklidir ve solunum sonucu ise hücrelerde su, karbondioksit gazı ve enerji açığa çıkar. Solunum sonucu üretilen enerji yaşamsal faaliyetlerde kullanılırken su ve karbondioksit gazı ise hücre dışına atılır.

Hücre içerisindeki solunum olayı için gerekli olan oksijen gazının havadan (dışarıdan) alınarak kana verilmesini, kandaki karbondioksit gazının alınarak havaya (dışarıya) atılmasını sağlayan (organlardan oluşan) sisteme solunum sistemi denir.
Solunum sistemini oluşturan organlara solunum sistemi organları denir. İnsanlarda solunum sistemi organları sırayla; burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronş, bronşçuk ve akciğerlerdir.
Solunum sistemi ile dışarıdan alınan havadaki oksijen gazını kana veren, kandaki karbondioksit gazını alarak solunum sistemine ileten organa solunumun temel organı denir. İnsanlarda solunumu temel organı akciğerlerdir.
İnsanlarda diyafram kası, göğüs kasları ve kaburgalar solunum sistemine yardımcı olan yapılardır.
Solunum sistemi soluk (nefes) alma ve verme olayları sayesinde çalışır. Solunum için gerekli oksijen gazının havadan alınarak kana verilmesine soluk (nefes) alma, kandaki karbondioksit gazının alınarak dışarı atılmasına soluk (nefes) verme denir. (Solunum ve soluk alıp verme olayları aynı kavramlar değildir. Solunum hücre içi solunum olayı, soluk alıp verme hücre dışı solunum olayıdır).

- Solunum Sisteminin Çalışması :
Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

a) Soluk (Nefes) Alma :
Soluk alma sırasında diyafram kası kasılır (düzleşir), kaburga kasları kasılır. Böylece göğüs boşluğu genişler, akciğerlerin basıncı azalır, akciğerlere hava dolar ve akciğerlerin hacmi artar.
Soluk alma sırasında; burundan alınan hava ısıtılır, nemlendirilir, temizlenir ve yutak ile gırtlağa, gırtlaktan da soluk borusuna gelir. Soluk borusuna gelen hava yine ısıtılır, nemlendirilir ve havadaki toz ve mikroplar tutularak balgam ile dışarı atılır. Hava soluk borusundan bronşlara, bronşlardan bronşçuklara, bronşçuklardan da alveollere gelir ve alveollere dolar. Alveollerdeki havada bulunan oksijen gazı (difüzyon yolu ile) kılcal kan damarlarına, kılcal kan damarlarındaki (kirli kandaki) karbondioksit gazı da (difüzyon yolu ile) alveollere geçer.
Temizlenen kan, akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına taşınır, sol kulakçıktan sol karıncığa geçer ve aort atardamarı ile vücuda pompalanır. (Küçük kan dolaşımı).

b) Soluk (Nefes) Verme :
Soluk verme sırasında diyafram kası gevşer (kubbeleşir), kaburga kasları gevşer. Böylece göğüs boşluğu daralır, akciğerlerin basıncı artar, akciğerlerin hacmi azalır ve akciğerlerdeki hava boşalır, dışarı atılır.
Alveollerdeki kirli hava (karbondioksit gazı) bronşçuklara, bronşlara, soluk borusuna, gırtlağa ve yutağa iletilerek ağız ve burundan dışarı atılır.
Soluk verme sırasında dışarı atılan kirli hava gırtlaktan geçerken ses tellerini titreştirir ve sesin oluşmasını sağlar.

c) Soluk (Nefes) Alma – Verme Olayları :

Soluk (Nefes) Alma                                                    Soluk (Nefes) Alma

1- Diyafram kası kasılır (düzleşir).                       1- Diyafram kası gevşer (kubbeleşir).
2- Kaburga (göğüs) kasları kasılır.                      2- Kaburga (göğüs) kasları gevşer.
3- Göğüs boşluğu genişler.                                  3- Göğüs boşluğu daralır.
4- Akciğerlerin hacmi artar.                                4- Akciğerlerin hacmi azalır.
(Akciğerler genişler).                                                  (Akciğerler sıkışır).
5- Akciğerlerin basıncı azalır.                             5- Akciğerlerin basıncı artar.
6- Dışarıdan alınan havadaki oksijen                  6- Alveollerdeki karbondioksit gazı
alveollerden kana verilir, kandaki                             dışarı atılır.
karbondioksit alveollere alınır.
Solunum Sisteminin Sağlığı ve Korunması :
Solunum sisteminin sağlığının korunması için;

1- Havası temiz yerlerde bulunulmalıdır. (Toz ve mikrop girebilir).
2- Alkol, sigara, uyuşturucu kullanılmamalıdır. (Alkol, sigara ve uyuşturucu ile asbest gibi kimyasal maddeler solunum sistemi organlarına zarar verirler). (Solunum güçlüğüne, akciğer kanserine ve kalp krizine yol açar).
3- Soğuk havalarda ağızdan değil burundan nefes alınmalıdır. (Akciğerler için zararlıdır).
4- Burundan nefes alınıp verilmelidir. (Ağızdan alınırsa ısınma, nemlenme, temizlenme olmaz).
5- Havadaki nem oranı yeterli olmalıdır.
6- Terli iken üşütülmemelidir.
7- Tükürük, balgam gibi salgılar yere bırakılmamalıdır.
8- Vereme karşı BCG aşısı yaptırılmalıdır.
Soluk alıp vermeyle ilgili sunuyu görmek için tıklayınız.
Soluk alıp vermeyle ilgili animasyon için tıklayınız.

Konuyla ilgili video izlemek için tıklayınız.
                                         
KANIN VÜCUTTA DOLAŞIMI

  1.    Kan dolaşımı
  2.    Stetoskop
  3.    Kan vücutta neden dolaşır.


Kanın Vücutta Dolaşımı
Dışarıdan alınan besinler ve oksijen vücudumuzun her yerine taşınır.
Vücut besinleri oksijenle beraber tüketir.
Bunun sonucunda atık maddeler ve karbondioksit boşaltım organlarına taşınır.
Bu taşıma olayına boşaltım denir.
Boşaltım organlar arasındaki madde iletimini sağlar.
Taşıma sıvısı kandır. Kan, kalpten pompalandıktan sonra bütün vücudu dolaşıp tekrar kalbe geri döner.
Dolaşım elemanları kan, kalp ve damarlardır.

Kan
Sindirilmiş besinleri ve oksijeni vücudun her yerine taşır.
Karbondioksiti ve zararlı maddeleri akciğere ve böbreklere taşır.
İçinde besin ve oksijen olan kana temiz kan denir.
Karbondioksiti fazla olan besini az olan kana da kirli kan denir.
Kanın içinde kan serumu ve üç farklı yapı bulunur.
Kan serumu kanın sıvı kısmıdır, görevi sindirilmiş besinleri vücuda taşır.
Kanın yapısında alyuvarlar, akyuvarlar ve kan pulcuları olmak üzere şekilleri ve görevleri farklı olan yapılar bulunur. Bu yapılar kırmızı kemik iliğinde üretilir.
a) Alyuvarlar:
Kırmızı renktedir. Oksijen ve karbondioksit taşır.
b) Akyuvarlar:
Beyaz renkli yapıdadır. Vücudu mikroplara karşı korur.
c) Kan pulcukları:
Bir yerimiz kesildiğinde kanı pıhtılaştırarak kan kaybını önler.

Kalp
Göğüs kafesi içinde iki akciğer arasına yerleşmiş bir organdır.
Şekli sivri ucu aşağı doğru olan bir koniye benzer. Yaklaşık olarak yumruğumuz büyüklüğündedir.
Kırmızı kaslardan yapılmış olup isteğimiz dışında çalışır.
Kalp üstte iki kulakçık altta iki karıncık olmak üzere dört odacıktır.
Kalbe kan getiren damarlar kulakçıklara açılır.
Vücuda kan taşıyan damarlar ise karıncıklardan çıkar.
Kalbin sol tarafında temiz kan, sağ tarafında kirli kan bulunur.
Kalp kanı pompalayarak vücutta dolaşımını sağlar.

Kan Dolaşımı
Kalbin çalışması kasılıp gevşeme şeklinde olur.
Kulakçıklar ve karıncıkların sıra ile kasılıp gevşerler.
İki karıncık kasılırken iki kulakçık da gevşerler. Bu dakikada 70-80 kere tekrar eder.
Kulakçıkların kasılması ile sol karıncıktan temiz kan vücuda, sağ karıncıktan kirli kan temizlemek için akciğere gider.
Aynı anda gevşeyen kulakçıklardan, sol kulakçığa akciğerden gelen temiz kan, sağ kulakçığa  vücuttan gelen kirli kan dolaşır.
Bu temiz ve kirli kan kulakçıkların kasılması ile gevşeyen karıncıklara dolar.
Yaşadığımız süre zarfında kanın vücutta dolaşımı devam eder.

Damarlar
Vücudumuzda üç çeşit damar bulunur.
Bunlar atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardır.
A) Atardamarlar
Karıncıktan çıkan ve kalpten vücuda kan taşıyan damarlardır.
Sol karıncıktan çıkan atardamar temiz kanı vücuda taşır.
Sağ karıncıktan çıkan atardamar kirli kanı temizlemesi için akciğere taşır.
B) Toplardamar
Kulakçıklara açılan ve vücuttan kalbe kan taşıyan damardır.
Sol kulakçığa açılan toplardamar akciğerde temizlenen kanı kalbe taşır.
Sağ kulakçığa açılan toplardamar ise vücutta kirlenen kanı kalbe taşır.
C) Kılcal damarlar:
Atar ve toplardamarlar arsında yer alan ince damarlardır.
Vücudumuzu bir ağ gibi sarar.
Vücut ile kan arsındaki madde alışverişi kılcal damarlarda gerçekleşir.


 

Stetoskop
Kalbin pompaladığı kanı damarlarda hissetmemize nabız denir.
Sağlıklı bir insanda nabız atışı dakikada 70-80 kadardır.
Koşma, heyecanlanma ve hastalanma durumunda nabız artar. Bir süre sonra normale döner.
Nabzımızı boyun, el ve ayak bileklerinde kolaylıkla hissederiz.
Doktorların kalp atışlarını ve akciğerin sesini ve çalışmasını dinlediği alete stetoskop denir.
Dolaşım Elemanlarının Sağlığını Korumak İçin Neler Yapmalıyız
Düzenli ve dengeli beslenmeliyiz.
Hareket ve yürüyüşler yaparak dolaşımın düzenli olmasını sağlanmalıdır.
Alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durulmasıdır.
Aşırı dar giyecekler dolaşımı engeller. Kalbin rahat çalışması için dar giysiler giyilmemelidir.
Kan Yolu İle Bulaşan Hastalıklar
AIDS, tetanoz, kuduz, sıtma, sarılık kan yolu ile bulaşan hastalıklardır.
Bu nedenle enjektörler bir defadan fazla kullanılmamalı
Hastaya verilecek kanın mikrop taşıyıp taşımadığı iyi bilinmelidir.
Kanın vücutta dolaşımıyla ilgili vide izlemek için tıklayınız. 
Kanın vücutta dolaşımıyla ilgili vide izlemek için tıklayınız.

KAYNAKÇA: 

 <dogalhayatbelgesel.com/videoizle.asp?id=449> (08.04.2012)